Fenerbahçe ve Galatasaray için UEFA Avrupa Ligi yorumu! ‘Bu oyunlar Alkmaar ve Anderlecht’e yeter mi?’
Fenerbahçe ve Galatasaray, Muhteşem Lig’in 22. haftasında maçlarını oynadı. Fenerbahçe, Ülker Stadyumu’nda Çaykur Rizespor ile karşı karşıya geldi. Çaba, 2-0 geriye düşen Fenerbahçe’nin 3-2’lik galibiyetiyle sonuçlandı. Sarı lacivertliler bu sonuçla tepe takibini sürdürdü.
Galatasaray ise Pazartesi akşamı Gaziantep FK’ya konuk oldu. Yeni transferi Ahmed Kutucu’nun golüyle karşılaşmadan 1-0’lık üstünlükle ayrıldı. Galatasaray bu sonuçla yoluna kayıpsız devam etti ve liderliğini sürdürdü.
Fenerbahçe, Süper Lig’de önümüzdeki hafta Alanyaspor ile deplasmanda karşı karşıya gelecek. Galatasaray ise konutunda Adana Demirspor’u ağırlayacak.
Süper Lig’de şampiyonluk yarışı geçen her hafta daha da kızışırken, Hürriyet muharrirleri Banu Yelkovan ve Uğur Meleke, her iki takımı de köşe yazılarında değerlendirdiler. Meleke, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın mevcut performanslarının UEFA Avrupa Ligi’nde oynayacakları maçlar için yetersiz bulduğunu söz etti. Banu Yelkovan ise ‘Galatasaray, gol yemediğine en az 3 puan kadar sevindi’ tabirini kullandı.
İşte Banu Yelkovan’ın yazısı;
Galatasaray, gol yemediğine en az 3 puan kadar sevindi
Sarı kırmızılı kadro, çok da güzel oynamadığı bir maç sonunda Gaziantep’ten galibiyet çıkarmayı bildi.
Skorlara bakarsan kolay, maçları izlersen her müsabakası farklı sıkıntı, bazen birinci gole bazen son düdüğe kadar uğraş dozu epey yüksek, asabiyet katsayısı her daim tepede nevi şahsına münhasır ligimizde, bir evvelki maçın olumlu/olumsuz skoru, bir sonraki maçın sırtına, üstelik yalnızca alanda oynayanların değil, hakeminden yöneticisine, izleyeninden yorumlayanına, biniyor tüm tartısıyla. İşte bu yüzden Fenerbahçe’nin 2-0 geriye düşerek 9 kişi kalan Rizespor’a karşı 3-2 kazanmayı bildiği ve puan farkını maç ziyadesiyle üçe indirdiği Rizespor maçından ve sonrasında gelen açıklamalardan sonra, her hafta olduğu üzere bu hafta da ‘tarihinin en güç maçı’na çıktı Galatasaray.
ZORLU BİR DEPLASMANDI
Selçuk İnan idaresinde, iç saha performansı hiç fena olmayan, ligde konutunda oynadığı son 9 maçında yenilmeyen, son 8 resmi maçında kalesinde gol görmeyen Gaziantepspor, bu puan baskısı olmasa da yeteri kadar sıkıntı bir deplasmandı gerçi. Yeniden de Barış ve Yunus’un birinci 11 yokluğunda üçlü savunmanın çabucak önünde, sağda Jelert solda Sallai ile maça başlayan sarı kırmızılılar. Daha 5. dakika dolmadan yeni transfer Ahmed Kutucu’nun Eyüpspor’dan alıştığımız jenerik gollerinden biriyle skoru açmayı başardı. Alışılmış sarı kırmızılılar, öne geçmenin hatta farkı açmanın hiçbir mana taşımadığını son haftalardaki deneyimleriyle pek güzel bildiği için bu golle pek rahatlamadı ve maç boyunca skoru artırmaya uğraştı.
GAZİANTEP PUAN ALABİLİRDİ
Gaziantep, geçen hafta Samsunspor karşısında son dakikalarda yediği golle mağlup olsa da, fazla gol yemeyen oturmuş savunmasıyla bu maçtan en az bir puan alma amacındaydı, son vuruşlarda biraz daha dikkatli olsalar, daha fazlasını da çıkarabilirdi ancak o da olmadı. Galatasaray, kusur yapma lüksünün olmadığı maçta, birinci yarıda Osimhen’le bulamadığı golü, ikinci yarıda idmana çıkmadan maça çıkan yeni transferi Morata’yla da kaydedemedi. Dürüst olmak gerekirse çok da âlâ oynamadığı bir maçın sonucunda, en azından bir müsabakayı gol yemeden tamamlamayı başardığı ve son 6 resmi maçında yalnızca 2 galibiyet alarak sürdürdüğü ağır aksak ilerlemesini üç adımlık bir galibiyetle kırmayı bildiği için maç sonu galibiyeti, yeni transfer Morata’nın çektirdiği üçlüyle kutladı.
İşte Uğur Meleke’nin yazısı;
Bu oyunlar Alkmaar ve Anderlecht’e kâfi mi?
Dün Gaziantep’te birinci devrede Galatasaray’ın tüm aksiyonlarını yaratan Mertens’ti.
Henüz beşinci dakikada Ahmed’e golü attırdı. 33’te sağdan tesirli bir şutla Burak’ı yokladı. 41’de soldan sağa dayanılmaz bir diyagonal pası var akın başlangıcında. 45+5’te de Kaan’ın başına topu konduran yeniden Mertens. 36 yaşındaki Mertens, Galatasaray’ın oyununun kalbi. Evvelki gün de Rize önünde Fenerbahçe’yi izledik, sarı lacivertlilerin neredeyse tüm akınlarının merkezinde 38’lik Dzeko var. Neyse ki iki veteran yıldız da futbola hâlâ sıkı sıkıya bağlı. Muhtemelen düşlerinde hâlâ asist yaptıklarını, gol attıklarını görüyorlar. Bu da Avrupa’da devam eden iki dev kulübümüzün şansı.
SÜPER LİG DURARAK OYNANIYOR
Hem Fenerbahçe’nin, hem de Galatasaray’ın Avrupa’da çeyrek final yollarının çok da engebeli olduğunu düşünmüyorum. Fenerbahçe zati Anderlecht ve Rangers/Olympiakos kurasıyla şanslı. Premier Lig takipçileri muhtemelen benimle tıpkı görüştelerdir:
ManU yahut Tottenham’la oynamak için tahminen de en uygun vakit bu. Alışılmış ki Galatasaray’ın evvel genç Alkmaar imtihanını geçmesi şartıyla. Olağan koşullarda Galatasaray ve Fenerbahçe, Alkmaar ve Anderlecht’ten kaliteli ekipler. Lakin temel sorun şu:
İki temsilcimizin de nefesi bu imtihanların son kısımlarına yetecek mi? Üstün Lig’le Avrupa Ligi ortasındaki en temel fark bu esasen. Galatasaray’ın Elfsborg’la Dinamo Kiev, Fenerbahçe’nin Alkmaar ve Lyon maçlarında son kısımlarda fizikî olarak ne kadar zorlandıklarını gördük. Bunun sebebi kolay:
Süper Lig’de maçlar durarak oynanıyor. Yatan kalkmıyor. Hakemler oyunu her fırsatta kesiyor, her duraksama gereğinden uzun sürüyor. Zira hakemlerin de işine geliyor temponun düşmesi. Lakin Avrupa Ligi’nde durum farklı. Maçlar daha az duruyor, duraksamalar daha kısa sürüyor. Futbol dinlenerek oynanmıyor. Karşılaşmalar tempolu. O vakit da hem kadrolarımızın yaşlı takım, hem de fizikî defoları çıkıyor ortaya. İki gün içinde Fenerbahçe Rize’yi, Galatasaray Antep’i yendi bir halde. Lakin bu maçlar, Alkmaar ve Anderlecht’i geçmek için ölçü sayılır mı? İşte o noktada şüpheliyim.
