30 gün boyunca yalnızca meyveyle beslenirseniz ne olur? ABD’nin New York eyaletinde yaşayan 36 yaşındaki Shade Martin, bu soruya yanıt aramak için yola çıktı ve sonuçta hiç beklenmedik yan tesirlerle karşılaştı.

Martin’in 30 günlük deneyi omzundaki dayanılmaz ağrıyla başladı. Fizik terapi almasına ve çeşitli ağrı kesiciler kullanmasına karşın “donuk omuz” kaynaklı ağrılarından bir türlü kurtulamayan Martin, ananas, orman meyveleri, muz, mango üzere alkali özelliğe sahip meyvelerin inflamasyonla savaşan bir özelliği olduğunu, bu meyveleri daha fazla tüketmenin bedendeki ağrılara yeterli gelebileceğini okudu.

Bir deneme yapmaya karar veren Martin, diyetine çok kısıtlayıcı bir yaklaşımla başladı ve birinci hafta boyunca yalnızca karpuz yedi. Akabinde 6 gün boyunca üzüm tüketen Martin, sonraki günlerde başka meyve çeşitlerini de beslenmesine dahil etti.

Martin, böylesine sonlu bir diyet uygulamasına rağmen, doğal şekerlerin yavaş salınımı hasebiyle olağandan daha fazla gücü olduğunu ve daha net düşünebilir hale geldiğini söyledi.

Araştırmalar, meyve tüketiminin beyin işlevini artırabileceğine işaret ediyor. Harvard Üniversitesi Tıp Okulu’nda yapılan bir çalışmada, her hafta iki porsiyon ve üstünde çilek ve yaban mersini tüketen bayanlarda, hafıza gerilemesinin 2,5 yıla kadar ertelenebildiği görüldü.

Martin ayrıyeten meyveyle beslendiği ay regl ağrısı yaşamadığını ve yaklaşık 5 kilo verdiğini söyledi lakin “Ben olumsuzluklarından çok yararını gördüm lakin bu biçimde beslenmek herkese nazaran değil” diye konuştu.

Bir vegan olduğunu ve geçmişte meyve suyu detoksları yaptığını vurgulayan Martin bu nedenle yalnızca meyveyle beslenmenin kendisi için diğerlerine kıyasla çok radikal bir değişim olmadığını tabir etti.

Georgia Üniversitesi’nde dersler veren diyetisyen Dr. Tracey Brigman, Daily Mail’e yaptığı açıklamada, bu kadar ekstrem yaklaşımları tavsiye etmediğini belirterek, “Meyve kimi besin hususları açısından kusursuz bir kaynak olmakla birlikte sağlıklı olmak için gereken tüm besinleri içermiyor” dedi.

“Bunun sonucunda sıhhatimiz pek çok halde etkilenebilir. Yalnızca meyve yemek, proteinler, sağlıklı yağlar ve öteki besin kümelerinde bulunan vitamin ve minerallerin yetersizliğine yol açabilir” diye konuşan Dr. Brigman, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ek olarak meyvelerin birçoklarının kalorisi düşüktür. Bu da günlük kalori alımının altında kalmaya ve halsizliğe yol açabilir. Zira günlük gereksinimi karşılayacak ölçüde meyve yemek kolay olmayabilir. Bu nedenle bu biçimde beslenme, malnütrisyona yol açabilir.”

Nitekim Martin de daima meyveyle beslenmenin kimi olumsuz tesirleri olduğunu doğruladı. Yalnızca üzüm yediği günlerde daima balgam tükürdüğünü belirten Martin, “Sürekli balgam çıkarıyordum. Olanlara inanamadım” diye konuştu.

Dr. Brigman ise “meyve tüketiminin çoklukla mukus üretiminin azalmasıyla ilişkilendirildiğini” söyledi lakin, “Bazı meyvelerin bedenin histamin salgılanmasına ve hasebiyle mukus üretimini artırmasına neden olduğu düşünülüyor. Bu durum bilhassa histamin hassasiyeti ya da intoleransı olan bireylerde gözlemleniyor. Kelam konusu meyvelere örnek olarak turunçgilleri, üzümü, muzu ve çileği sayabiliriz” diye de ekledi.

Meyvelerin lif oranı yüksek olduğundan olağana kıyasla çok daha fazla tuvalete çıktığını belirten Martin, bunun kendisi için beklenmedik bir durum olmadığını da ek etti.

Cleveland Clinic uzmanları, tuvalete çıkma sıklığının artmasının, sindirim sisteminin temizlenmesi ve “atıklardan arınma” bağlamında olumlu bir değişim olduğunu bildiriyor. Atıkların ve toksinlerin atılması genel sıhhate da katkıda bulunuyor.

Martin, meyve diyetinin beklenmedik tesirlerinden birinin de regl devri sancılarının azalması olduğunu söyledi. Toplumsal medya fenomeni Gillian Berry’nin sorularını yanıtlayan Martin, “Regl döngüme gelirsek, aman aman! Neredeyse hiç ağrım olmadı. 1 ile 10 ortasında bir sayı vermem gerekirse 1’in altındaydı” diye konuştu.

Martin ağrılarının azalmasının yanı sıra reglinin “aşırı hafif” geçtiğini lakin olağandan daha uzun sürdüğünü vurguladı.

Cleveland Clinic’ten Dr. Vinni Makin, bu halde sınırlayıcı diyetler uygulayan bireylerde, reglin büsbütün durmasının bile kelam konusu olabileceğini belirterek, “Bu cins fizikî değişimlerden geçtiğiniz vakit bedeniniz bunu bir gerilim bir gerilim faktörü olarak algılar. Tüm gücünü koruma etmeye çalışır. Regl döngünüzü durdurur ve hormon üretiminizi azaltır zira kaynakları yalnızca teneffüs ve sindirim üzere çok çok çok kıymetli şeyler için kullanmak ister” dedi.

Reglin kesilmesinin kişinin gereğince besin hususu almadığına ve “hormon üretimini desteklemeye yetecek kadar yağı olmadığına” işaret edebileceğini de kelamlarına ekleyen Dr. Makin, işlerin normale dönmesi için kalori alımını artırmayı tavsiye etti.

Martin, yalnızca meyve yemenin tesirlerinden birinin de cildinin güzelleşmesi olduğunu belirtti. Cildinin başlangıçta “ekstra parlak” olduğunu akabinde detoks sayesinde cildindeki toksinlerin yüzeye çıktığını söyleyen Martin, “Bunun sonucunda alnımda birkaç sivilce çıktı. Lakin nihayetinde cildim hem daha âlâ görünüyor hem de daha yeterli hissettiriyor” tabirlerini kulandı.

Martin, 13 gün boyunca yalnızca karpuz ve üzüm yedikten sonra öbür meyve tiplerini de tüketmeye başladı. Güne büyük bir bardak limonlu ya da misket limonlu suyla başlayan Martin, 20 dakika sonra muz, hurma, yaban mersini ve kiraz üzere meyvelerden oluşan 950 mililitrelik bir smoothie içiyordu. Gün boyunca üç öğün yemek yerine meyve atıştıran Martin, “En sıkıntı kısmı eşimin ve kızımın gözümün önünde ‘normal’ şeyler yemesi oldu. Bu anlarda canımın çekmesini önlemek için kendimi öteki şeylerle oyalamaya çalışıyordum” tabirlerini kullandı. Martin 30 günün sonunda 4,5 kilo verdiğini ancak gayesinin bu olmadığını ve tükettiği kalorileri hiç saymadığını da tabir etti.

ABD makamlarının vatandaşlara sunduğu beslenme yönergeleri, her gün 1,5-2 su bardağına denk meyve ile 2-3 su bardağı kadar zerzevat tüketilmesini tavsiye ediyor. Lakin Hastalık Denetim ve Tedbire Merkezleri’nin yeni bilgileri Amerikalı yetişkinlerin lakin yüzde 10’unun bu tavsiyelere uyduğunu gösteriyor.

Martin insanların meyve tüketmesinin önündeki en büyük mahzurun meyvelerin çok fazla şeker içerdiğine dair yanlış algı olduğunu belirterek, “Meyvelere muhtaçlığımız var. Meyve beslenmemizde hudutlu olmamalı. Bu, çeşitli sıhhat meselelerine ve diyabete yol açan çok büyük bir yanlış bilgi. Öte yandan ziyanlı yağları, rafine şekerleri ve başka şeyleri konuşmuyoruz. Bu şeylerin bir kısmını beslenmenizden çıkardığınızda sorunun meyveler olmadığını görüyorsunuz. Meyvelere beyin gücü, vücut gücü ve gücü için gereksinimimiz var” dedi.