Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları (KBB) Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz “Yüksek sesle müzik dinlemek bilhassa de kulaklıkla yüksek sese maruz kalmak kulak sıhhatine çok önemli ziyanlar verebiliyor. Kulak zarına basınç uygulayarak zarın yırtılmasına hatta tüylü hücrelerin ziyan görmesiyle geri dönüşü olmayan işitme kaybına yol açabiliyor” ddedi.
‘Kulaklarım yüksek sese alışık’ telaffuzunun sağlıklı olmadığını belirten Prof. Dr. Öz, ne yazık ki toplumumuzda bu farkındalığın şimdi gereğince oluşmamış olduğunu söylüyor. Yüksek sesle müzik dinlemenin yanı sıra kulak sıhhatini önemli formda tehdit eden ve günümüzde yaygın olan öteki kusurlu alışkanlıklar da olduğunu belirten KBB Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz, kaçınılması gereken o kusurları ve alınması gereken tedbirleri anlattı, kıymetli ihtarlar ve tekliflerde bulundu.
Müziği yüksek sesle dinlemeyin!
Kış aylarında yaygınlaşan üst teneffüs yolu enfeksiyonlarından alerjiye bağlı burun tıkanıklıklarına, kulak çubuğu kullanmaktan ağır kafein tüketimine dek birçok etken kulak sıhhatimizi tehdit edebiliyor. Lakin bilhassa son yıllarda teknolojinin gelişmesi ve kablosuz kulaklıkların yaygınlaşmasının da tesiriyle çoğunlukla yeni jenerasyon gençlerde görülen kulaklıkla ve yüksek sesle müzik dinleme alışkanlığı da çok önemli tehlikelere yol açabiliyor.
Prof. Dr. Ferhan Öz “İşitme kaybı sinsi halde, uzun yıllar müddetince oluşuyor. Yavaş, ilerleyici ve ağrısız olduğu için fark edilemeyebiliyor. Şayet kulaklarınızın yüksek sese alıştığını düşünüyorsanız bu durum kulaklarınıza büyük olasılıkla ziyan vermiştir ve hiçbir tedavi işitmenizi büsbütün düzeltmez. Yüksek sesle müzik dinlemek, kulak zarına basınç uygulayarak zarın esnekliğinin bozulmasına yahut zarın yırtılmasına neden olabiliyor. Ayrıyeten yüksek ses, iç kulağa ulaşarak buradaki tüylü hücrelere ziyan veriyor ve bu da geri dönüşümü olmayacak halde işitme kaybına neden olabiliyor” dedi.
Genel olarak 85 desibelin üzerindeki seslere uzun mühlet maruz kalındığında kalıcı işitme kaybı geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Öz sözlerine şu örnekle devam ediyor:
“85 desibelden bir elektrikli süpürgenin çıkardığı sesi anlayabiliriz. Bilhassa ses şiddetinin 100 desibelin (çimen biçme makinesi sesi) üzerine çıkması durumunda çok kısa müddette bile işitme kaybı gelişebiliyor. Bu nedenle bilhassa müzik dinlerken ses şiddetini artırmamak, 60 desibelin üzerine çıkmamak gerekir. Örneğin; bir kütüphanede nasıl ki diğerlerini rahatsız etmeyecek biçimde bir ses yüksekliğiyle konuşuyorsanız, dinlediğiniz müzik de o yükseklikte olmalıdır.”
Müzik dinlerken sık orta verin!
Müzik dinlerken ses şiddetini artırmamak kadar, bir saatten fazla aralıksız müzik dinlememenin de çok kıymetli olduğunu, bu nedenle müzik dinlerken sık orta verilmesi ve kulakların dinlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ferhan Öz öteki bir risk ögesini ise şöyle anlattı:
“Yüksek sesle müzik dinlemenin yanı sıra, bilhassa gürültülü işyerlerinde uzun müddet gürültüye maruz kalmak da iç kulağa önemli ziyan vermektedir. Bu nedenle gürültünün çok yüksek olduğu ortamlarda mümkünse iç kulağımızı korumak emeliyle kulak tıkacı kullanmaya ihtimam göstermeliyiz.”
Kulak çubuğu kullananlar dikkat!
Kulaklarımızı tehdit eden kıymetli etkenlerden biri de, günümüzde kullanımı yaygın olan kulak çubukları! Dış kulak yolunu kulak çubuğu, kibrit ya da gibisi yabancı cisimlerle kaşımaya ya da temizlemeye çalışmanın dış kulak yoluna ziyan verdiğini ve bunun sonucu olarak da dış kulak yolu enfeksiyonuna hatta kulak zarının yırtılmasına neden olabildiğini belirten KBB Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz “Travmaya bağlı kulak zarı yırtılmaları geçmişten bugüne birebir sıklıkta görülmeye devam ediyor. Kulaklarımızı kulak çubuğu ya da kibrit gibisi cisimlerle kaşımaktan ve temizlemeye çalışmaktan kaçınmalıyız” dedi.
Cerrahi tedavi gerekebiliyor!
Özellikle kış aylarında viral ya da bakteriyel üst teneffüs yolu enfeksiyonları ile alerjiye bağlı burun tıkanıklıklarının ödem oluşturarak orta kulak enfeksiyonuna, tedavide geç kalındığında ise kulak zarı yırtığına neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öz “Hastalarda kulak ağrısının ortaya çıkmasıyla birlikte antibiyotik kullanımına başlanılması hastalığın kısa müddette denetim altına alınmasını sağlamakta ve komplikasyonları önlemektedir. Lakin orta kulak enfeksiyonları tedavi edilmediği taktirde kulak zarı yırtıkları kalıcı olur.
Enfeksiyon kronikleşmişse ve uyguladığımız medikal tedavilere karşın kulak zarı kendini onaramıyorsa cerrahi tedavi yapmak gerekebilir. Kulak zarı yırtığını; kıkırdak yahut kişinin kendi bedeninden (örneğin; kulak arkasından) alacağımız bağ dokusu (fasya) ile mikroskobik yahut endoskopik olarak tedavi edebiliyoruz” diyor.