Büşra Pekin: Her halimi çok seviyorum!
◊ “Şam’piyonlar’-Satrancın Gizemli Taşları” 10 Ocak’ta vizyona giriyor. “Türkiye’nin birinci satranç bahisli reel-animasyon projesi” olarak lanse ediliyor sinema. Bu istikametiyle mi sizin ilginizi çekti?
– Kesinlikle! Satranç, yeni neslin gelişimine büyük katkı sağlayacak bir oyun. Satrancı bu kadar eğlenceli formda işleyen bu senaryoyu ve müellifini alkışlıyorum. Sinemada animasyon ve gerçek hayat iç içe. Türkiye’de bir birinci. Yalnızca çocukların değil, onlara eşlik eden ailelerin de çok keyif alacağı, güleceği bir çocuk ve aile sineması.
◊ Birinci denemeler risklidir aslında. Sizin bu manada bir tereddüdünüz olmadı mı?
– Risk almak hoştur. Beni bu noktaya getiren şeylerden biri de bu yürek. Bir şeyin birincisini yapıyor olmak, beni daha da teşvik eder. Buradaki büyük risk, animasyondu. Ancak profesyonelce yapılacağı kelamını üretimcimiz Polat Yağcı’dan aldım. Mustafa Kotan’a ve Buket Arıkan Akbaba’ya inandım, ardıma yaslandım.
◊ Takım da şampiyonlar ligi üzere; Erdal Özyağcılar, Murat Yıldırım, Ezo Sunal… Nasıl geçti çekimler?
– Takım anlatılmaz, çalışılır! (Gülüyor) Sette memnun hissettiğiniz sürece her şey, hatta aksilikler bile hoştur. (Set periyodunda ağır zatürre olmam gerçeği!)
◊ Çocuk oyuncularla birlikte kamera karşısına geçtiniz. Çocukla çocuk olanlardan mısınız, yoksa anaç ruhlulardan mı?
– Çocukla arkadaş olmayı da, genel olarak çocuk kalmayı da çok seviyorum. Büyüdükçe çocukluğumuzu kenara bırakmamız söyleniyor lakin ben bırakmıyorum.
HER HÂLİMİ ÇOK SEVİYORUM
◊ ‘Büşra Pekin’ denince akla birinci güldürü geliyor, siz aynaya baktığınızda nasıl bir Büşra görüyorsunuz?
– Her hâlimi, kimseye sevdirmeye çalışmadan çok seviyorum.
◊ Pekala o “komedi” algısını yıkmak istediğiniz oluyor mu vakit zaman?
– “Çok Hoş Hareketler Bunlar” periyodunda her hafta diğer karakterler oynamak bir oyuncu olarak beni çok besliyordu. Onu çok özlüyorum. Şu periyoda ve gelecek devirlere hitap eden yeni jenerasyon güldürü projeleri yapmak için sabırsızlanıyorum. Şu da çok net; ömrüm boyunca emsal bir personayı oynamaktansa, tabiatıma uygun formda farklı cinslerde, farklı karakterler oynamayı tercih ederim. İlla üzerime bir şey yapışacaksa da güldürü yapışabilir. (Gülüyor)
BABAMIN KIZIYIM GÜLMEYE BAYILIRIM
◊ Yer aldığınız projelerle güldürüyorsunuz, pekala sizi en çok ne güldürür?
– Gülmeye bayılan biriyim. Zira babamın kızıyım. Mesleksel olarak da zekice şeyler beni güldürüyor. Beklemediğim anda gelen uygun latifeler, gerçek tespitler, doğal yetenekler… Eş-dost ortamında misal frekansta olduklarıma gülüyorum.
◊ 2 yıl evvel Dilber Ay’ı canlandırmıştınız. Tekrar bir biyografi sineması çekecek olsanız, kimi oynamak isterdiniz?
– Biyografi, en sevdiğim tiplerden biri olabilir. Tanınmış yahut tanınmamış… Ömründen etkilendiğim birinin hayatını sonsuzlaştırmak bana çok manalı geliyor. Ona birebir benzemeye çalışmaktansa, ruhunu ve yaşadıklarını anlamak, kendi yorumumu katmak, bir oyuncu olarak beni heyecanlandırıyor.
◊ Dilber Ay rolü için kilo almıştınız. Yeniden bir rol çıksa karşınıza ve çok kilo almanız gerekse yapar mısınız?
– Doğal ki yaparım. Bunlar daima beni iştahlandıran roller. Ancak mecazi değil, bayağı! Şu an siz deyince bile bir-iki porsiyon Adana söyleyesim geldi. (Gülüyor)
KUMRAL HÂLLERİMİ ÖZLÜYORUM
◊ Sarışın olmaya nasıl karar verdiniz pekala? Takipçileriniz beğenmiş bu ortada, hatta kimileri “Şimdi gidip ben de saçlarımı sarı renge boyatacağım, çok hoş ve seksi” halinde yorumlar yapmış…
– Aslında bir rol için yapmam gerekti. Gülse Birsel ve Ozan Açıktan, “Sarı tonlarını daha da mı açsak?” derken farklı biri çıktı ortaya, ki bayılırım! (Gülüyor) Gerisinden gelen projelerimde de saçlarımı sarı kullanmayı seçti direktörlerim. Bazen de çok profesyonel peruklar kullandık. Palavra yok, kumral hâllerimi özlüyorum. Yeni projelerden birinde değişeceğim tekrar, lakin öncelik sırası aşikâr olunca yapacağız. Yoksa saç sahiden ziyan görüyor.
ESTETİK KONUSUNDA SAATLERCE KONUŞURUM
◊ Estetik yaptırdığınızı söyleyenler var. Sizin estetiğe bakışınız nasıl ve bu yorumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Saatlerce bu bahis üzerine konuşurum. Bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak ismine konuşacağım da. Emin olun, size yaptırdım ya da yaptırmadım desem bir şey değişmeyecek. Herkes inanmak istediğine inanıyor…
GÜLDÜRÜRSE GÜLDÜRÜRÜM
◊ Aşk hayatında nasıl bir Büşra var? Tekrar güldüren mi?
– Güldürürse güldürürüm. Güldürmezse güldürmem. (Gülüyor) Yıldız Tilbe’ye selam olsun.
◊ İlgide neye tahammül edemezsiniz?
– Aslında herkes için tıpkı şeyler: Palavra, samimiyetsizlik, cimrilik, bencillik, çok kıskançlık…
Bir de lügatimize son yıllarda giren manipülasyonu ekleyeyim.
◊ Aşkta karşı taraftan en büyük beklentiniz nedir?
– Beklentiye girmek değil midir esasen ileriye gidememek?
